Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)
1873 yýlýnda Ýstanbul'da doðdu, 27 Aralýk 1936 yýlýnda ayný kentte öldü. Babasý,
Fatih Camii medrese hocalarýndan Arnavut Ýpek'li Tahir Efendi'dir.
Ortaöðrenimini Fatih Merkez Rüþdiyesi'nde ve Mekteb-i Mülkiye Ýdadisi'nde gördü,
bir yandan da Fatih Camisi'ndeki derslere giderek Arapça ve Farsça öðrendi.
Ortaöðrenimini bitirdiði yýl, yeni açýlan Halkalý Ziraat ve Baytar Mektebi'ne
girdi, dört yýl süren öðrenimi sonunda baytarlýk (veterinerlik) bölümünü
birincilikle bitirdi (1893). Ziraat Bakanlýðý'na memur olarak girdi, dört yýl
kadar Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da görev yaptý. Bir süre sonra,
ek görev olarak, Halkalý Ziraat ve Baytar Mektebi'nde kitabet dersleri (1906)
verdi. 1908'den sonra, arkadaþý Eþref Edip ile birlikte Sýrat-ý Müstakim (1908)
ve daha sonra Sebil'ür-Reþad (1912) dergilerini çýkardý; bu yýllarda, resmi
görevi olan Umur-i Baytariye Müdür Muavinliðinde çalýþýrken Darülfünun
Edebiyat-ý Umumiye müderrisliðine atandý (1908). Balkan Savaþý'ndan sonra Umur-i
Baytariye þubesindeki görevinden (1913), ardýndan Darülfünun'daki (1914)
görevinden ayrýldý. Meþrutiyet'in ilk döneminde, Ziya Gökalp'in öncülüðüyle
baþlayan "Türkçülük" akýmýna karþý, Mýsýrlý bilgin Muhammed Abduh'un (1849-1905)
etkisiyle, "Ýslâm birliði" görüþünü benimsedi. Sýrat-ý Müstakim ve
Sebil'ür-Reþad'da yayýmladýðý makaleler, þiirler, çeviriler ve Fatih,
Þehzadebaþý, Süleymaniye, Beyazýt camilerinde verdiði vaazlarla (1912) bu ülküyü
yaymaya çalýþtý. Birinci Dünya Savaþý içinde Ýtilaf Devletleri'ne karþý
Ortadoðu'da bir Ýslâm Birliði kurma siyaseti güden Almanya'nýn çaðrýsý üzerine,
Harbiye Nezareti'ne baðlý "Teþkilat-ý Mahsusa" tarafýndan Berlin'e gönderildi
(1914), burada Almanlar'ýn eline esir düþmüþ Müslümanlar için kurulan kamplarda
incelemelerde bulundu. Dönüþünde yine birkaç ay kadar da Arabistan'a yollandý,
savaþ yýllarý içinde "Bâb ül Meþihat"e baðlý olarak kurulan "Dâr ül-Hikmet
il-Ýslâmiye" baþkatipliðine atandý (1918). Kurtuluþ Savaþý sýrasýnda Kuvayý
Milliye'den yana davranýþ ve yazýlarýndan dolayý, Dâr ül-Hikmet il-Ýslâmiye'deki
görevinden atýldý (1920). Anadolu'ya geçerek Birinci Büyük Millet Meclisi'nde
Burdur Milletvekili olarak görev yaptý (1920-1923); Konya ayaklanmasýný önlemek,
halka öðüt vermek için Konya'ya gönderildi. Oradan Kastamonu'ya geçti, Nasrullah
Camisi'nde Sevr Antlaþmasý'nýn iç yüzünü, Kurtuluþ Savaþý'nýn niteliðini anlatan
coþkulu bir vaaz verdi, bu vaaz Diyarbakýr'da basýlarak (1921) bütün vilayetlere
ve cephelere daðýtýldý. Yaþamýnýn bu döneminde "Ýstiklâl Marþý"ný yazdý (1921).
Kurtuluþ Savaþý kazanýldýktan sonra Ýstanbul'a döndü; çaðdaþ ve uygar yeni
Türkiye'nin kurulmasý için zorunlu görülen siyasal ve toplumsal devinim ve
devrimleri, kendi inanç ve ülküsüne aykýrý gördüðü için Türkiye'den ayrýldý.
Mýsýr'a gitti, Hilvan'a yerleþti, Kahire'deki Câmi-ül Mýsriyye" adlý
üniversitede Türk Dili ve Edebiyatý müderrisliðine bulundu (1925-1936), bu
gönüllü sürgün döneminde siroz hastalýðýna tutuldu; saðaltým için döndüðü
Ýstanbul'da öldü.
Türk edebiyatýnda "toplum için sanat" akýmýnýn baþlýca temsilcilerinden biridir.
Halka seslenen,yalýn, halkýn söyleyiþ özelliklerini koruyan, konusu günlük ya da
siyasal olaylardan alýnmýþ, gerçekçi ve gözleme dayalý, aruz ölçüsü ile
lirik-epik, lirik-didaktik þiirler yazdý.