Ahmet Hasim

AHMET HASIM (1885-1933)
1885 yilinda Bagdat'ta dogdu. Babasi memur olarak baska yerlerde bulundugundan,
çocuklugunu annesinin yaninda geçirdi. 8 yasinda iken annesini kaybetti. Babasi
Istanbul'a yanina aldirip, zayif Türkçe'sini kuvvetlendirmek için Numune-i
Terakki Mektebi'ne verdi. Ertesi yil, yatili olarak Mekteb-i Sultanî
(Galatasaray Lisesi)'ne yazdirdi. Galatasaray Sultanisi'ni bitirince, Reji
Idaresi'nde memur oldu. Mekteb-i Hukuk (Hukuk Fakültesi)'ne kaydoldu. Mekteb-i
Hukuk (Hukuk Fakültesi)'taki ögrenimini yarida birakarak Fransizca ögretmenligi
ve çevirmenlik yapmaya basladi. Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar
Akademisi), Mülkiye Mektebi (Siyasal Bilgiler Fakültesi) ve Harp Akademisi'nde
ögretim görevlisi olarak çalisti. 1932 yilinda tedavi için Frankfurt'a gitti.
1933 yilinda Istanbul'da öldü.
Okul siralarindan 25 yasina kadar yazdigi ilk siirleri üslup, duyarlik, muhteva,
tema ve mecazlar bakimindan Servet-i Fünun siirinin bir devami gibidir. Ama o,
bir taraftan, Sembolist Bati siirinin istediklerini çok daha önceleri
siirlestirmis bulunan Seyh Galib'e yaklasmakta, hayranlik duymakta ve deger
vermektedir. Ilk siirlerinde sekil yönünden bozukluklar ve aksakliklar göze
çarpar. Dil eski ve agirdir. Yabanci söz ve tamlamalar oldukça çoktur. Bu
siirlerdeki parlak hayaller, mecazlar, kapali duygular onun gelecekteki siirinin
müjdecileri gibidir. 1909 yilinda Fecr-i Ati topluluguna katilmis, Dergah ve
Yeni Mecmua'da çikan siirleriyle asil kisiligini ortaya koymaya baslamis, sanat
ve edebiyat çevrelerince benimsenmistir.
"Göl Saatleri" kitabinda topladigi siirler, onun Fransiz sembolist sairlerinin
etkisi altian girdigi dönemin siirleridir. "Piyale" dönemi ve son siirleri, onun
klasik olgunluga erdigi siir çagidir. Bu dönem, Dergah'a girisi, Yahya Kemal'in
misra anlayisi ile temasindan sonra baslar. Kalici etkiden uzak, asil yaratici
siirlerini, 1921 ile 1933 yillari arasindaki kisa dönemde vermistir. Gene bu
dönemde, eski ve agdali dilden ve tamlamalardan vazgeçmis, açik, anlasilir ve
sade bir dille siirler yazmistir. Piyale'de Türkçenin bu en güzel siirlerinden
birkaçini bulabiliriz. Siirlerinin hepsini aruz vezniyle yazmistir. Tabiati,
onun güzelliklerini, çesitli hal ve zamanlarini siirlestirmis, kati gerçekleri,
kendine has mecazlarla yüklü hayal dünyasinin süzgecinden geçirmistir.